Birçok gezgin, birinci sınıf bir balneoloji tesisi olarak Avon Nehri kıyısında yer alan büyüleyici İngiliz kasabasını bilir. Kentin isminin kendi adına konuşması ilginçtir: eski zamanlardan beri yerel amaçlı kaplıcalar sağlık amacıyla kullanılmıştır. 18. yüzyılın ikinci yarısında, kentin ana meydanları arasında bulunan antik Roma hamamları keşfedilmiştir. 18. ve 19. yüzyılın başlangıcında, Bath, eşsiz manzaraların ortasında dinlenmek ve sağlığını geliştirmek amacıyla şehri ziyaret eden kraliyet ailesi ve soyluların temsilcilerini çekmeye başladı. Günümüzde, birinci sınıf sağlık merkezleri ile çevrili 4 adet kaynak, ünlü tesisin tüm konukları tarafından kullanılabilir. Hamamın hazineleri sadece şifalı kaplıcalarla sınırlı değildir. Yüzyıllar sonra, şehrin pitoresk eski sokaklarında bir yürüyüş sırasında en iyi hissedilen eşsiz aristokrat atmosferini korumayı başardı. Yerel sakinler, ünlü ’Royal Crescent’, ’Saint Peter ve Saint Paul Manastır Kilisesi’ ve görkemli Eski Belediye Binası (’Guildhall’) gibi birçok eşsiz mimari eseri korumak için her türlü çabayı sarf ettiler. Birkaç yüzyıl önce, bu tatil beldesinde tatil yapmak, önde gelen isimlerin ayrıcalığı olarak kabul edildi. Çoğu zaman Charles Dickens, Lawrence Stern ve Daniel Defoe tarafından ziyaret edildi. Bath’ın özellikle Jane Austen ve Charles Dickens’in roman hayranları arasında popüler olduğunu belirtmek gerekir. Şehir birçok edebi eserde yer alıyor, bu nedenle birçok kişi özellikle favori karakterlerinin yürümeyi sevdiği sokaklarda dolaşmaya davet ediyor. Pitoresk Hamam, yürüyüş ve gezi hayranlarını hayal kırıklığına uğratmayacak ve gastronomi turizmi hayranlarını tatmin edecek. Şu anda birçok Avrupa
…
Daha fazlası